Amélie'nin Amelleri
Amélie filmi, benim uzun zamandır izlediğim filmlerin içerisinde zihnimi hızlandıran, hareketlendiren, hayran kaldığım ilk ya da tek film olmasa da nadir filmlerden birisi. Dünya nüfusunun gerçekten çok hızlı artışı ve sanayileşmenin aşırı artışı kesinlikle yapılan ve ortaya koyulan işlerin kalitesinde önemli değişikliklere yol açtı. Ee hal durum böyle olunca izlediğimiz ya da okuduğumuz her şeyi beğenemez ya da ondan ilham alamaz hale geldik.
Neyse ki Amélié’de böyle bir sorunla karşılaşmadım. İflah olmaz bir Fransız hayranı ve Fransızca öğrenmeye en azından şimdilik niyetlenmiş olmam da bu filmden keyif almama yardımcı oldu. Filmi izlemeden hemen önce yorumlara göz gezdirdiğimde açıkçası insanların filmi bitirmekte zorlanması DEHB’li beynimi biraz korkutsa bile tek seferde soluksuz bir şekilde bitirdim.
Filmin ilk 20 dakikasından itibaren “Vay be! şunu da işlemiş, aaa bunu da işlemiş, ayyy bu harikaaa!” gibi çığlıklar attığımı bilmeseniz de olur diye düşünüyorum..
Vee geçiyorum Amélié’nin bendeki amel defterine;
Amélié’nin Psikolojik Durumu
Öncelikle şunu söyleyebilirim ki karakterlerin karmaşık yapısı bize onun üzerinden psikolojik yapılanmalar ve insan ilişkileri açısından bir çok farklı noktaya değinebilme imkanını sunuyor. Filmdeki şiddet türlerine baktığımızda ise fiziksel şiddetten çok daha psikolojik şiddet türlerini gerek karakter gerekse olaylarla birlikte göz önüne seriyor.
Filmin ana karakteri Amélie, çocukluk ve gençlik yıllarında duygusal şiddete maruz kalmış biridir. Babasının eksantrik kişiliği ve annesinin soğukluğu, Amélie'nin duygusal olarak ihmal edilmesine neden olmuştur ki bu filmi listeme almamdaki esas sebep onun bir kült ya da bir çok kişi tarafından beğenilmiş olması değil babası ve kalp hastalığı ile ilgili film sahnesinin karşıma çıkmış olması idi.
Bu duygusal şiddetin sonucunda, Amélie içe dönük bir kişilik geliştirmiş ve gerçek dünyadan kaçarak hayal dünyasına sığınmıştır (Alpay & Kaya, 2022). Kaldı ki gerçek dünyaya dönse orada da rastlayabileceği herhangi bir varlık maalesef ki yokmuş.
Amélie’nin çocukluğuna ilişkin sahnelerinde ürettiği hayal kahramanları vs bana “acaba otizmli olabilir mi?” Diye düşündürse de biraz daha uyaran eksikliği olarak tahmin etmekten alıkoyamadı. Çünkü uyaran eksikliği, kişinin normal düzeyde uyarılmadığı veya uyaranlara yeterince tepki vermediği bir durumu ifade eder.
Bu durum, kişinin çevresindeki fiziksel, duygusal veya sosyal uyaranlara normalden daha az veya normalden daha fazla tepki vermesiyle karakterizedir. Ayrıca, bireyin duygusal ve sosyal ihtiyaçlarının karşılanmaması durumunda da ortaya çıkabilir. Örneğin, yalnızlık, duygusal ihmal veya sosyal izolasyon, kişinin çevresel uyaranlara karşı duyarsızlaşmasına ve çevresiyle etkileşim kurmaktan kaçınmasına neden olabilir, tıpkı baş karakterimiz gibi..
Fakat yetişkinlik dönemine baktığımızda ise uyaran eksikliği yerini daha tepkisel bağlanma bozukluğu ya da duyu bütünleme bozukluğuna bırakıyor gibi. Duyu bütünleme bozukluğu (DBB), kişinin çevresel duyusal uyaranları normalden farklı veya aşırı algıladığı bir durumu ifade eder. Bu bozukluk, bir kişinin duyu girdilerini işleme, organize etme ve uygun şekilde tepki verme yeteneğini etkileyebilir.
Örneğin, bir kişi belirli seslere veya dokunsal uyaranlara aşırı hassasiyet gösterebilir veya bazı duyusal uyaranlara tepki göstermekte güçlük çekebilir (Ayres, 1972). Mesela özellikle mercimeğe parmaklarını daldırması, her ses ve ayrıntıyı algılayabilmesi, annesinin ona dokunması için izin istemesi durumunda derisindeki sertleşme gibi veriler duyu bütünleme bozukluğunu bizlere düşündürür.Fakat bizler filmin izleyicileriyiz Amélie’nin terapisti değil! O sebeple filmin analizine devam ediyoruz.
Amélie'nin Etrafındaki Diğer Karakterler
Amélie'nin etrafındaki diğer karakterlerde de farklı şiddet türlerine rastlanır. Örneğin, Amélie'nin komşusu olan Glass Man, sürekli olarak içinde bulunduğu depresif ruh hali ve yalnızlığıyla mücadele ederken, duygusal şiddetin bir başka örneğini sunar (Atabay & Turaç, 2021).
Burada uygulanan şiddet dışarıdan birinin Glass Man’e uyguladığı değil onun kendine uyguladığı bir şiddettir. Kendine şiddet uygulama demişken Amélie’nin sevdiği çocuğun karşısına çıkmaktaki geri duruşu da onun kendine uyguladığı bir çeşit şiddettir bence :)
Film aynı zamanda sosyal şiddeti de güzellikle işlemiş. Bu noktada sosyal şiddetin, “damdan düşeni damdan düşen anlar” mantığından hareketle bir hayli farkında olan baş karakterimiz Amélie'nin çevresindeki insanların hayatlarına müdahale etmesinin, aslında kendi duygusal ihtiyaçlarını karşılama çabası olduğunu da gösterebilir.
Amélie, başkalarının hayatlarına müdahale ederek, onların tepkilerinden bir tür duygusal tatmin elde etmeye çalışıyor gibi görünüyor. Amélie, çocukluk yıllarında yaşadığı duygusal zorbalık nedeniyle yetişkinlik döneminde de toplumla uyum sağlamakta güçlük çeker.
Yine çırağı Lucien’e sözlü ve diğerleri önünde onuna hakaretler etmek gibi insanlığa sığmayan komşu manava bir isim verilmemesi ve hep manav olarak geçmesi de Amélie’nin Lucien’in haklarını koruma ve şiddetle müsaade etme biçimlerinden birisi olarak karşımıza çıkar.
KAYNAKÇA
Alpay, Z., & Kaya, F. (2022). Amélie (Le Fabuleux Destin d'Amélie Poulain) Filminin Kadın Karakteri Üzerinden Gerçekleştirilen Bir İnceleme. Modern Türk Edebiyatı Dergisi, 19(1), 56-68.
Atabay, D., & Turaç, N. (2021). Bir karakter analizi: Le Fabuleux Destin d'Amélie Poulain (Amélie'nin Olağanüstü Yolculuğu). Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 14(74), 285-295.
Ayres, A. J. (1972). Sensory Integration and Learning Disorders. Western Psychological Services.
A.Duygu Bekar / Uzm. Psk. Danışman