Blog

Ana Sayfa Blog Psiko-Sosyal Agust Comte Ve Sosyoloji-3

Agust Comte Ve Sosyoloji-3

 

Agust Comte’un Sosyolojiye Katkıları

 

Agust Comte, sosyolojinin bir bilimsel disiplin olarak yerleşip kurumsallaşmasına önemli katkıda bulunmuş bir düşünürdür. Comte aydınlanma felsefesine eleştirel yaklaşmış ve sosyolojiyi, bilimsel analiz aracılığıyla toplumsal düzeni yeniden inşa etmeye çalışan “pozitif bir felsefe” ve hatta bunun da ötesinde “laik bir din” (Goodwin ve Scimecca, 2006: 59) olarak kurmaya çalışmıştır.

 

18. yüzyıl Batı toplumlarında meydana gelen dönüşümlere ve toplumsal krizlere çözüm oluşturmak amacıyla sosyoloji biliminin gerekliliğini vurgulamıştır. Toplumsal ilerlemelerin bilimin ilerlemesi ile ‘bağlantısı bütün felsefe tarihi boyunca ele alınmış bir sorundur.

 

İnsan aklındaki aşamalı düşünsel ve entelektüel gelişmenin toplumsal düzen ve ilerleme üzerinde önemli bir rol oynadığını düşünen Comte, bu noktada yeni toplumsal düzen için gerekli olan ahlaki uzlaşının, insanlık dini olarak kurmaya çalıştığı pozitivizmin düşünce sistemi aracılığıyla sağlanacağını düşünüyordu.

 

Sosyolojide Comte tarafından geliştirilen pozitivist yaklaşım toplumsal yaşamın doğal yaşama benzer bir nesnel gerçekliği olduğu yönünde temel bir varsayıma dayanır. Bu açıdan pozitivizm doğa bilimlerinde kullanılan niceliksel bilgiye dayalı bilimsel yöntemin sosyal bilimlerde de kullanılabileceğini savunur. Bu yönteme göre yalnızca gözlenebilen, ölçülebilen ve sınıflanabilen olguların bilimsel bir gerçekliği vardır ve toplum hakkındaki doğru gerçekler ancak bilimsel yöntemlerle

keşfedilip analiz edilebilir.

 

Comte fiziksel dünyada olduğu gibi toplumsal dünyada da olayları temellendiren belirli toplumsal yasalar olduğuna inanıyordu. Bu nedenle doğa bilimsel yöntemlerle bu yasaların keşfedilebileceğine ve topluma daha iyi yön verilebileceğini savunuyordu.

 

Auguste Comte sosyolojiyi, sosyal statik ve sosyal dinamik şeklinde ikiye ayırır. Sosyal statik toplumdaki uyumu, istikrarlı yapıyı ve toplumun var olan somut koşullarının incelemesi iken; sosyal dinamik, toplumun değişen yönünü, dinamik, evrimsel sürecini ortaya koymaktadır. Comte toplumsal statik kavramını düzen, toplumsal dinamik kavramını ise ilerleme biçiminde somutlaştırmıştır.

 

Sosyal statik ve sosyal dinamik görüşleri, Comte’un organizmacı bakış açısının sonucu olarak geliştirilmiş bir yaklaşımdır. Canlı organizmalar gibi toplumların da hem mevcut koşullarının bir bütün halinde incelenmesi hem de değişen, farklılaşan, gelişen yönlerinin saptanması gerekmektedir. Sosyal statikle “düzen”i, sosyal dinamikle “ilerleme”yi ortaya koyan bir bilim olarak saptamıştır.

 

Onun sosyal dinamik anlayışı evrimci bir yaklaşımdır. Tarihi sürekli olumlu (pozitif) bir şekilde ilerleyen ve üç aşamadan meydana gelen bir süreç olarak değerlendirmiştir. Onun “Üç Hal Yasası” olarak bilinen görüşü, düşüncesinin en sistematik ve 19. Yüzyıl ve sonrası için etkili olmuş görüşlerinden biridir.

 

Üç Hal Yasası

 

A. Comte “” adlı kitabında 19. Yüzyıl Fransa toplumunda ortaya çıkan kargaşayı ve çatışmayı ortadan kaldırmak, topluma yeni bir düzen vermek için iki temel amaç belirlemiştir. Buna göre öncelikle bilimlerin bir sınıflamasını yapmak, bu sınıflamada da önceliği sosyolojiye vermek ve daha sonra da pozitif sosyolojinin verilerine dayanarak toplumu yeniden örgütlemek gerektiğini belirtmiştir.

 

Ona göre insan zihni ve insan toplumları üç temel aşamadan geçerek ilerleme kaydetmişlerdir. Bu aşamalar;

 

Teolojik Aşama: İnsanlık tarihinde teolojik dönem dünyanın başlangıcından “1300” yılına kadar geçen dönemi kapsamaktadır. Bu aşamadaki temel düşünce doğadaki ve toplumdaki tüm olayların doğaüstü güçler tarafından yönetildiğine olan inançtır. Teolojik aşamada askeri ve monarşik sosyal organizasyonlar ortaya çıkmaktadır. Comte teolojik aşamayı kendi içinde fetişizm, politeizm (çoktanrıcılık) ve monoteizm (tektanrıcılık) olmak üzere üçe ayırmaktadır.

 

Metafizik Aşama: Comte’a göre bu aşama 1300 ile 1800 yılları arasındadır. Başka bir deyişle, Avrupa Rönesans’ından itibaren başlayan Fransız Devrimi ile biten devreyi Comte, metafizik aşama olarak nitelemektedir. Bu aşamada olayları açıklamak için Tanrı fikri yerine, birtakım soyut güçlere başvurulmaktadır.

Metafizik aşamada kilise ve hukukçuların egemenliği söz konusudur.

 

Pozitif Aşama: Comte’un üç hal yasasının son aşamasını pozitif ya da bilimsel aşama oluşturur. 1800'lü yıllardan itibaren bilimsel düşünmenin hâkim olduğu pozitif aşamaya ulaşılmıştır. Pozitivist aşamada insanlar olayları açıklamak için Tanrı ya da soyut güçler yerine, bilimsel gerçekler çerçevesinde açıklamaya yönelmişlerdir. Comte'a göre pozitif düşünme endüstriyel girişimcilerin ortaya çıkmasına imkân sağlamıştır.

 

Pozitif aşamada egemen olan unsurlar, pozitif bilim ve sanayi olduğu gibi, toplumda da bilim adamları ve sanayiciler ön plandadır. İnsanlık evriminin son aşaması olan pozitif aşamada, toplumda zihinsel, politik ve ahlaki kriz başta olmak üzere tüm kargaşalık ve sorunlar son bulacak, insan zihni mükemmelliğe ulaşacaktır.

 

Auguste Comte’un bilimler sınıflandırması üç hal yasası çerçevesinde sistemleştirilmiştir. Comte bilimleri somutluk ve soyutluk, basitlik ve karmaşıklık ve birbirilerine bağlılık derecelerine göre sınıflandırmıştır. Ona göre sosyoloji bütün diğer bilimlerden yararlanmakla birlikte kendine özgü, konusuyla onları aşan ve pozitif aşamada ortaya çıkmış bir bilimdir.

 

Comte eserlerinde pozitivizmi ayrıntılı bir biçimde ele alır ve inceler. Sosyal bilimlerin tıpkı doğa bilimleri gibi, insanların koşullarını iyileştirmede esas rolü oynamalı ve insanlık için olumlu olmalıdır (Kızılçelik, 1992). Comte’a göre sosyoloji doğa bilimleri gibi pozitivist yöntemi aynen benimsemeli ve kullanmalıdır.

 

Pozitivizm, toplumsal olguların duyulardan yararlanılarak gözlemlenmesine dayanır. Bu nedenle Comte’un pozitif yönteminin ilk ve en temel yolu gözlemdir. Comte’un düşüncesinde pozitivist bilimsel metodolojiyi benimseyen bilim adamları hayal ve yorumlara değil, gözleme dayanması gerektiğini, gözlemin de rastgele ve dağınık değil belirli kurallar doğrultusunda yapılması gerekmektedir.

 

Comte’un pozitivizminde gözlemi tamamlayan diğer bilimsel yol ise, deneydir. A. Comte kompleks olguların geçerli olduğu toplumsal alanın bilimsel incelemesinde karşılaştırma yönteminin de oldukça uygun ve yararlı bilgiler sağlayacağı görüşündedir. Bunun yanında Comte sosyal dinamiğin yasalarının saptanmasında tarihsel analizin de önemli olduğunu belirtir.

 

 İnsanlık Dini

 

“Pozitif Felsefe Dersleri” adlı eserinde bilimi felsefeye çeviren A. Comte, “Pozitif Politika Sistemi” adlı eserinde ise felsefeyi dine çevirmiştir. Dinin önemli bir denge ve birlik sağlayan bir unsur olduğunu, fetişizim ve Tanrıcılığın modasının geçtiğini belirten A. Comte, bugün pozitivist döneme özgü bir dinin kurulması gerektiğini savunmuştur. Bu düşünceler çerçevesinde de “İnsanlık Dini” adını verdiği bu din anlayışını üç temel ilke ekseninde açıklar:

“İlke olarak aşk, temel olarak düzen, amaç olarak ilerleme.”

 

Sonuç olarak Comte sosyoloji biliminin isim babası olmuş ve sosyolojiyi bilimsel bir metodoloji çerçevesinde kuramsallaştırmaya çalışmıştır. O, sosyolojide değişmez kanunlara ulaşmanın önemini belirtmiş ve bu kanunlar çerçevesinde sosyal olguların açıklanmasının gerektiğini ifade etmiştir. Kendisinden sonra gelen Karl Marx, Emile Durkheim, Herbert Spencer, Max Weber gibi klasik sosyologlar üzerinde de etkili olmuştur.

 

KAYNAKLAR

Giddens, A. (2000) Sosyoloji, Ankara: Ayraç Yayınları. Goodwin, Glenn A. ve Scimecca, Joseph A. (2006).Klasik Sosyolojik Teori  

Kızılçelik, S. (1994) Sosyoloji Teorileri I ve II, Konya: Yunus Emre Yayıncılık