Eğitim ve Öğretim Nereden Başlar?
Eğitim veya öğretim bu iki kelimede tanım ve toplumun yüklediği anlamlar bakımından çok geniş, birbirine girmiş, karmakarışık bir yapısı olan ama bir o kadar da basit anlatılan kelimelerdir.
TDK’nın yayınladığı Güncel Türkçe Sözlüğüne göre,
Eğitim; Çocukların ve gençlerin toplum yaşayışında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları elde etmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine okul içinde veya dışında, doğrudan veya dolaylı yardım ve terbiye etme işi;
Öğretim ise; Belli bir amaca göre gereken bilgileri verme, talim, tedrisat, öğrenmeyi kolaylaştıracak etkinlikleri düzenleme, gereçleri sağlama ve kılavuzluk etme işi,
Anlamlarına gelir.
Eğitim, bebek doğar doğmaz anne ile başlayan, yaş aldıkça ailede terbiye ile de devam eden, 6 veya 7. Yaşla birlikte belli bir yaşa kadar değişik okul eğitimleri ile öğrenim de eklenerek sürdürülen ve hayatın döngüsünde eğitmen, öğretmen veya yol gösteren gibi değişik rollerle ilerleyen bir yaşamsal olgudur.
Hiç birimiz doğumun kodlarından olan doğum tarihimizi, doğacağımız yeri ve aileyi, ilk aşamada yaşamımızın nasıl şekilleneceğini ve kendimizle ilgili kadersel yazgıları bilemeyiz.
Yukarıda da bahsettiğim gibi eğitim ilk aşamada aile ile özellikle anne ile başlar. Bebek ile annenin arasındaki o tatlı frekans ve eşi benzeri olmayan anne sütü ile birlikte bebeğinde güne gün yaşamsal fonksiyonlarında gelişme olur.
Bebek konuşmaya başlayınca ve çocukluk evresine de girince artık eğitimin yanında diğer aile bireylerinin katılımıyla birlikte terbiye de devreye girer ki öğrenim de böylece başlamış olur. Çocuk kendinde olan genetiksel kodlamalarının yanına öğrendiklerini de ekleyerek yeni bir formatla yoluna devam eder.
Aldığı yaşlarla birlikte artık duyguları şekillenmeye, tepkileri değişmeye ve öğrenimleri farklılaşmaya başlar. İlkokul ve İlkokul öğretmenin bir çocuğun gelişiminde ve yaşamsal yolunda çok önemli yer tutar. Çünkü çocuk anne veya babadan sonra ilk defa ailesi dışında farklı bir ortam ve kişiyle iletişim kuracaktır. Çevresinde kendisi gibi yaşıtları olacak ve bu aile dışı iletişim daha da fazlalaşacaktı.
İlkokul öğretmeninin çocuk için her bakımdan doyurucu bir bilgi ve donanıma sahip olması gerekir. Çünkü çocuk yazma ile birlikte hayat boyu kullanacağı konuşma dilini, kelimeleri, bilgiyi, pratik yapmayı ve tecrübelerini sınıfta arkadaşlarından ve öğretmeninden öğrenecektir.
Çocuk ilkokula başlarken yaşına uygun gelişimi kontrol edilmeli özellikle yazı yazma ve kalem tutma aşamalarında çocuğa daha çok destek olunmalıdır. Öğretmenin bir program dâhilinde çocuğun yaşsal ve sağlıksal fonksiyonları ile zekâ yapısını da göz önünde bulundurarak sınıfta koordinasyonu tam olarak sağlaması da önemlidir.
Çocuğun rahat ve güvenilir bir aile ortamında uyuması, uykusunu almış ve dinlenmiş şekilde uyanması sağlığı ve gelişimi açısından da önemlidir.
Sabah kahvaltısının bu dönemde ve çocuğun yaşamsal gelişiminde çok önemli yeri vardır. Kahvaltıda alınan gıdalar ve içilen sütün sağlık açısından önemli olduğu ilgili otoritelerce de kanıtlanmıştır.
Öğretmenin akşamdan yarına hazırlık yapması, öğrencisi tarafından rol model olarak görüleceği için sağlığına özellikle ruh sağlığı ve psikolojisine dikkat etmesi, müfredatta oluşabilecek eksiklikleri kendi bilgi ve tecrübesiyle birlikte aktarması, ders anlatımlarında sınıfta bulunan her çocuğun seviyesine uygun ses tonu ve kelimeler kullanması çocuğun geleceğinin şekillenmesinde, öğrencinin okula ve öğretmenine daha çok saygı ve sevgi ile birlikte bağlılık duymasında önemli bir süreç ve kazanımdır.
Velilerin okul başlamadan önce kendilerini bu zorlu okul maratonuna alıştırmaları, öğretmen ile pozitif ilişki kurarak, çocuğunun öğretmenini, sınıfını, arkadaşlarını ve okulunu sevmesi yönünde olmalıdır.
Velilerin, öğretmene, okul yönetimine negatif yönde müdahale etmeden, kendi duygu ve düşüncelerini aktarmaları çocukların sınıf içi gelişimlerinde önemli yer tutar.
“Agresif davranan, devamlı tartışma dilini kullanan, uzlaşmacı olmayan, ben sizlerden daha iyi bilirim” vb. davranışları sınıf içinde öğretmene karşı yapan ve veli toplantılarında da bu olumsuz örneklerle dolu davranışları sergileyen velilerin çocukları da sınıf içlerinde huzursu ve agresif olmaktadırlar.
Okul yönetiminde bulunan idareci kadrolarındaki eğitimcilerin, Cumhuriyet ve Milli değerleri öğretici, adaletli, olumlu, eşit, anlaşılır olma, hesap verebilme, çözüm odaklı, esnek ve birleştirici süreçleri uygulamaya koyma konusunda daha etkili olmalıdırlar.
Sonuç olarak, okul, öğrenci, öğretmen ve veli bir karedir. Karede bütün kenarlar ve açılar birbirine eşit olduğu gibi burada da herkes kendi sorumluluk bilincinde ve birbirine eşit mesafede olmalıdır.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün,
TBMM I. Dönem, 3. Toplantı yılı açılış konuşmasında Eğitim ve Öğretimle ilgili olarak,
“Bu ülkenin gerçek sahibi ve toplumumuzun temel öğesi köylüdür. İşte bu köylü bugüne dek eğitimden yoksun bırakılmıştır. Öyleyse bizim izleyeceğimiz eğitim siyasetinin temeli önce cehaleti yok etmektir.
Ayrıntıya girmekten kaçınarak bu fikrimi birkaç sözcükle açıklamak için diyebilirim ki, genel olarak tüm köylüye okuma, yazma öğretmek, vatanını, milletini, dinini, dünyasını tanıyacak kadar coğrafya, tarih, din ve ahlak bilgisi vermek, dört işlemi öğretmek eğitim programımızın ilk hedefidir.
Efendiler, bu hedefe ulaşmak eğitim tarihimizde kutsal bir aşama olacaktır. Bir yandan cahilliği yok etmeye çalışırken öbür yandan da ülke çocuklarını toplumsal ve iktisadi yaşamda etkili ve yararlı duruma getirmek için gerekli olan ilk bilgileri pratik olarak verme yöntemi, eğitimimizin temel ilkesini oluşturmalıdır.
Efendiler, uygar, çağdaş bir toplumun bilim ve kültür yolunda bu kadarla yetinemeyeceği kuşkusuzdur. Milletimizin gelişme dehası ve bundan ötürü layık olduğu uygarlık düzeyine çıkması doğaldır. Geleceğin güvencesi sağlam temellere dayalı bir eğitime, eğitim ise öğretmene dayalıdır."
Demiştir.
(Yararlanılan Kaynaklar: Vikipedia-Özgür Ansiklopedi, onedio.com,wikiquote.org.)
Ali Yurtseven /Eğitimci/ Yazar