İntiharın Sosyolojik Temelleri
İntihar, daha önceki yazılarımızda da ele aldığımız gibi bireyin yaşamına kendi isteğiyle son verme eylemi olarak tanımlanır ve karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu karmaşık davranışın anlaşılması, sadece bireysel psikolojik faktörler değil, aynı zamanda sosyolojik etkilerle de yakından ilişkilidir.
Çünkü insan sadece biyolojik ya da psikolojik değil aynı zamanda sosyolojik de bir varlıktır. Sosyolojik temelleri incelemek, intiharın toplumsal yapılar, kültürel normlar ve sosyal ilişkilerle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamamıza yardımcı olabilir.
Bu etkileşimleri anlayabilmek yine intiharın önlenmesi adına bizlere yardımcı olabilir. Bu makalede, intiharın sosyolojik temelleri üzerine mevcut literatürü inceleyerek bu olgunun toplumsal boyutlarını ele alacağız.
1. Durkheim’in Sosyolojik Teorisi
Sosyolojik perspektiften intiharı anlamada en önemli teorilerden biri hayli popüler ve önemli olan Émile Durkheim'in Sosyolojik Teorisi'dir. Durkheim, intiharın sosyal faktörlerle güçlü bir ilişkiye sahip olduğunu öne sürmüş ve 1897'de yayımladığı Le Suicide adlı eserinde intiharın dört temel türünü tanımlamıştır; egoist, altruist, anomik ve fatalist (Durkheim, 1897).
- Egoist İntihar: Bu tür intiharlar, bireyin sosyal bağlarının zayıf olduğu durumlarda görülür. Durkheim, modern toplumlarda bireylerin toplumla olan bağlarının zayıflamasının, yalnızlık ve izolasyona yol açabileceğini ve bunun sonucunda intihar riskinin arttığını belirtir.
Sosyal bağlantıların zayıflaması, bireyin kendini yalnız ve değersiz hissetmesine neden olabilir (Durkheim, 1897). Bireyin kendini yalnız ve değersiz hissetmesi ise toplumdan iyice soyutlanmasına dönüşür ve bu bir kısır döngü oluşturarak birbirini ciddi anlamda besler.
- Altruist İntihar: Bu tür intiharlar, bireyin sosyal grubuna olan bağlılığı nedeniyle kendini feda etmesi durumudur. Özellikle toplumun veya grubun iyiliği için bireyin kendi yaşamına son vermesi söz konusu olabilir.
Altruist intihar, toplumun beklentileri ve normları doğrultusunda bireyin kendi yaşamını risk altına sokmasını içerir (Durkheim, 1897). Bu tip intiharlar özellikle bağımlı kişilik ve latent yani gizli narsisizmle de ciddi ölçüde ilişkilidir. Genellikle paylaşılmış psikoz ya da terör olaylarında rastlanılır.
- Anomik İntihar: Anomi, bireyin normları ile toplum normlarının uyuşmazlığı anlamına gelir. Sosyal düzenin bozulduğu ve normların belirsizleştiği durumlarda ortaya çıkar. Durkheim, ekonomik krizler, sosyal değişimler ve toplumsal normların çöküşü gibi durumların bireylerde belirsizlik ve umutsuzluk yaratabileceğini ve bu durumun intihar riskini artırabileceğini savunur (Durkheim, 1897). Geçtiğimiz aylarda bir sokak röportajında ele alınan sosyal çürüme kavramına da temas eder.
- Fatalist İntihar: Bu tür intiharlar, bireyin yaşamındaki aşırı baskılar ve kısıtlamalar nedeniyle ortaya çıkar.Anomik intihardan farklı olarak daha kaderci ve kurban bakış açısına sahiptir. Sosyal normlar ve beklentiler, bireylerin yaşamını baskı altında tutabilir ve bu durum intihara yol açabilir.
Örneğin, toplumun birey üzerindeki aşırı kontrolü ve bireyin bu kontrole uyamaması fatalist intihara neden olabilir (Durkheim, 1897). Daha çekinik yapılanmış ve içe dönük kişilik özellikleri bu türü besleyebilir.
2. Sosyal Destek ve Toplumsal Bağlar
Sosyal destek, bireylerin stresle başa çıkabilme yeteneklerini etkileyen önemli bir faktördür. Sosyal destek ağlarının varlığı ve kalitesi, bireylerin intihar riskini önemli ölçüde etkileyebilir. Cohen ve Wills’in Sosyal Destek Teorisi'ne göre, sosyal destek, bireylerin stresle başa çıkmalarına yardımcı olur ve bu da intihar riskini azaltabilir (Cohen & Wills, 1985).
Toplumsal bağlar, bireylerin sosyal aidiyet hislerini güçlendirir ve sosyal destek sağlar. Toplumda güçlü sosyal ağlara sahip bireyler, genellikle daha düşük intihar riski taşırlar. Sosyal bağlantılar ve destek sistemleri eksikliği, bireylerin yalnızlık ve sosyal izolasyon yaşamasına neden olabilir, bu da intihar riskini artırabilir (Hsu & Aldwin, 2000).
3. Kültürel ve Ekonomik Faktörler
Kültürel normlar ve değerler, intiharın toplumsal algısını ve yaygınlığını etkileyebilir. Kültürel Değişim Teorisi'ne göre, kültürel faktörler ve değerler, bireylerin intihar davranışlarını etkileyebilir. Örneğin, bazı kültürlerde intihar, onur ve toplum için bir fedakarlık olarak görülebilirken, diğerlerinde kesinlikle reddedilir ve tabu olarak kabul edilir (Stack, 2000).
Ekonomik faktörler de intihar riskini etkileyebilir. Ekonomik krizler, işsizlik ve maddi zorluklar, bireylerin yaşam koşullarını zorlaştırabilir ve umutsuzluk hissini artırabilir. Ekonomik Stres Teorisi, ekonomik zorlukların bireylerin psikolojik durumlarını etkileyerek intihar riskini artırabileceğini öne sürer (Brenner, 1973).
4. Sosyal Değişim ve Modernleşme
Modernleşme ve toplumsal değişim, bireylerin sosyal bağlantılarını ve değerlerini etkileyebilir. Modernleşme Teorisi'ne göre, sosyal değişimler ve bireyselleşme, bireylerin sosyal bağlarını zayıflatabilir ve intihar riskini artırabilir. Modern toplumlarda bireyler genellikle daha fazla bireysel özgürlüğe sahip olsalar da, bu durum sosyal bağların zayıflamasına ve izolasyonun artmasına neden olabilir (Giddens, 1991).
5. Toplumsal Cinsiyet ve İntihar
Toplumsal cinsiyet de intiharın sosyolojik temelleri arasında önemli bir rol oynar. Araştırmalar, erkeklerin intihar oranlarının kadınlara göre daha yüksek olduğunu göstermektedir. Toplumsal Cinsiyet Teorisi'ne göre, toplumsal cinsiyet rolleri ve beklentileri, erkeklerin duygusal deneyimlerini ifade etmelerini kısıtlayabilir ve bu durum intihar riskini artırabilir (Stack, 2000).
6. Bütünleyici Güdüsel – İradesel Kuram
İkinci nesil intihar kuramlarından biridir. Giddens tarafından ortaya konulmuştur. Bu kuram, intiharı, bireyin içsel ve dışsal motivasyonlarının bir birleşimi olarak değerlendirir (Giddens, 2006). Bu kuram, intiharın bireyin hem içsel motivasyonları hem de çevresel koşullarardan kaynaklanan bir eylem olduğunu belirtir (Giddens, 2006).
Durkheim’ın anomik intiharını akla getirebilir fakat ilişkilendirme biçimleri birbirinden oldukça farklıdır. Durkheim, intiharı toplumsal normların ve düzenin eksikliği ile ilişkilendirirken, Giddens, intiharı bireylerin toplumsal yapılarla olan sürekli etkileşimleri ve yapıların bireysel eylemler aracılığıyla yeniden üretimi çerçevesinde inceler.
Sonuç ve Öneriler
İntiharın sosyolojik temelleri, toplumsal yapılar, kültürel normlar ve sosyal ilişkilerle yakından ilişkilidir. Durkheim’in teorileri, sosyal bağların zayıflamasının intihar riskini artırabileceğini belirtirken, sosyal destek ağlarının güçlendirilmesi ve ekonomik zorluklarla başa çıkma stratejilerinin geliştirilmesi bu riskin azaltılmasına katkıda bulunabilir. Kültürel normlar ve toplumsal cinsiyet rollerinin de intihar üzerindeki etkileri göz önünde bulundurulmalıdır.
Sosyal politikaların ve toplumsal destek sistemlerinin güçlendirilmesi, intihar riskini azaltmak için önemli bir adım olabilir. Ayrıca, toplumda intiharın tabu olmaktan çıkarılması ve açık bir şekilde ele alınması, intiharın önlenmesi konusunda etkili bir strateji olabilir.
Aynı zamanda ruh sağlığı alanında sosyologların ve psikoterapistlerin iş birliği içerisinde çalışması bu durumları önleme konusunda bir hayli ilerleme sağlayacaktır.
Kaynakça
- Beck, A. T. (1967). Depression: Clinical, Experimental, and Theoretical Aspects. Harper & Row.
- Brenner, M. H. (1973). The Role of Economic Stress in the Increase in Suicide. American Journal of Public Health, 63(5), 390-396.
- Cohen, S., & Wills, T. A. (1985). Stress, social support, and the buffering hypothesis. Psychological Bulletin, 98(2), 310-357.
- Durkheim, É. (1897). Le Suicide. Alcan.
- Giddens, A. (1991). Modernity and Self-Identity: Self and Society in the Late Modern Age. Stanford University Press.
- Hsu, H.-C., & Aldwin, C. M. (2000). Social Support and the Stress Process: A Review of the Literature. Journal of Social Issues, 56(2), 361-389.
- Stack, S. (2000). Suicide: A Social Psychologically Perspective. Routledge.
A.Duygu Bekar / Uzmn. Psk. Danışman