Blog

Ana Sayfa Blog Psiko-Sosyal Özsaygı ve Narsizim-2

Özsaygı ve Narsizim-2

Önceki yazımızda temelde özsaygı ve narsisizmi birbirinden ayırdık ve narsisizmin temellerini inceledik. Bu yazımızda ise narsisizmin toplum içerisindeki görüntüsünü ve bu konuda dikkat çekmek istediğim noktalarını konuşacağız.

Narsisistlerle ilgili  empati yapamıyor olmaları üzerine konuşmuştuk. Bu empati yoksunluğu, çevresindeki insanların onlardan sıkıldığında onları terk etmesine olanak sağlamaz. Bir narsisisti terk etmek onu yaralamak anlamına gelir ve onu terk etmek onun orantısız bir şekilde saldırganlaşmasına sebep olabilir.

İlkel olduğumuz milatlar boyunca insanlar olarak yiyecek için savaştık. Narsisizm kendi içinde ilkel kalmış ve olgunlaşmamış bir kişilik tipi olduğu için ilkel dönemlerde insanlığın yemek için savaştığı gibi o da beslenme ve beslenme kaynakları üzerinden savaş verir. Tabii ki artık burada beslenme yemek değil duygusal beslenmedir.

Olgunlaşmamış bu yetişkinler duygusal ihtiyaçlarını kendilerinden karşılayamadıkları için etraflarında hep bir ya da birden fazla kurban bulundururlar. Kurbana istediğini yapan bu kişilerin hesaplayamadığı bir şey var ki o da kurbanın da bir sınırı olduğu.. Kurbanın aklı başına geldiğinde ya da bu zulümden sıkıldığında onu terketmek istemesi fitili ateşleyen nokta olacak ve narsisist saldırganlaşacaktır.

Burada bahsedilen saldırganlık bazen kendini fiziksel saldırganlık olarak gösterse bile genellikle psikolojik bir saldırganlıktır. En sık rastlanılan psikolojik saldırganlık şekilleri aşağılamadır. Savunma mekanizmalarının katılığından kaynaklı olarak saldırıları da katı yani şiddetli ve sert bir biçimde gerçekleşir. Acıma, merhamet duygularının eser miktarda görüldüğü bu patolojiden en çok duyulabilecek cümle kalıpları sen kimsin ki bana..ile başlayanlar olabilir.

Kendilik karakteri içi-boşalmış öznel dünyası ve bu durumdaki bir kişinin tutarlı ve değerli bir kendilik duygusunu sürdürmeye yönelik ısrarlı bir biçimde telafi edici davranışları içerir.

Savunma mekanizması olarak idealizasyon yani yüceltme ve değersizleşme ön plana çıksa da kendilerini çok yüksek bir seviyede idealize ettikleri için yüksek derecede mükemmelliyetçiliğe de sıkça rastlarız.

Hata yapmak onlara göre değildir. Hata yapmaları yetersizliklerinin kanıtıdır ve zaten bu patoloji içsel yetersizlik duygusu etrafında haset, zayıflık, aşağı olma duygusu ve/veya korkusu , utanç etrafında gelişim gösterir. Bir çok inanca ve inanışa göre hatasız olma yaratıcıya atfedilmiş bir durumdur. Hatadan abartılı şekilde uzak durma davranışlarının altında gizlenmiş bir tanrıcılık oyunu oynanmaktadır fakat kişi bunu tam olarak farketmiyor. Çünkü aslında  narsisist kendi eksikliğinin tamamen farkındadır ve o eksiklikten duyduğu utanç onu mükemmelliyetçiliğe ve idealizasyona sürüklemiştir. Bunun farkedilmesi sağlıklı ve sağlam kurulmuş töropatik bağın mevcut olduğu terapi seanslarında mümkündür.

Bu konuda en hassas nokta ise narsisistik kendilik ile bazı durumlarımda narsisistik davranışların birbiriyle karıştırılmasıdır. Sadece klinisyenin değil herkesin burada dikkatli olması gerekir çünkü öz saygıyı korumak açısından her insanın narsisistik bir yönü vardır fakat patolojik narsisizm burada sözü geçen narsisistik davranışlardan farklıdır. Sonuç olarak hata yapmaya olan tahammülsüzlük her zaman narsisistik kişilikten değil sadece narsisitik davranıştan kaynaklanabilir. Yine de bunun da farkedilmesi için sağlam ve sağlıklı kurulmuş teröpatik bağ gereklidir.

Empati duygularının çok az ya da hiç seviyesinde olduğunu tekrar ve tekrar hatırlatmak fayda var. Empati kuramıyor olmaları bu patolojilerin psikoterapilerinin önündeki en büyük zorluklardandır ki zaten bir narsisist ile psikoterapi yapmak kendi başına çok zordur. Onlar kusursuz olduklarını iddia ettikleri için çoğunlukla terapistlerini yüksek dirençlerini bi şekilde kırıp bizzat kendileri uzun uzun uğraşlar sonucu en şaşaalı olanını en ordinalyus yahut ordinalyusa yakın olarak seçmiş olmasına rağmen seans içerisinde onu bile aşağılayacak ve küçük görecektir.

Onlara göre normal bir insan zekasının onların kudretini anlayabilme durumu söz konusu değildir. Çünkü narsisizm aslında bir kudret meselesidir. Bu kudret mevzusunu ilk yazımızda detaylı ele almıştık oraya tekrar göz atabilirisiniz. Kudretleri öyle gelişmiştir ki bazen kendileri bile kendilerine hayran kalır ki zaten çağdaş psikanaliz bu konuda narsisistin bir yönünü keşfetmiştir. O da bu tür sorunlar yaşayan kişilerin içsel hayatlarında bir şeyler orada bulunmamaktadır, eksiktir.

Sizin de hata yapmaya tahammülde zorlanmanız varsa ya da bir narsisist ile yaşadığınızı düşünüyorsanız randevunuzu oluşturup Loftania danışmanlık bünyesindeki uzmanlar ile görüşme sağlayabilirsiniz. Unutmayın, bu yolculukta tek başınıza olmak zorunda değilsiniz!

A. Duygu Bekar / Uzmn. Psk. Danışman